YaÅŸam Caddesi No: 7
Akplaza, Kat: 12 No: 39
BeÅŸtepe Mah, Yenimahalle
06560 ANKARA
Tel: +90 (312) 219 00 99
Cep: +90 (532) 334 42 77

Mastektomi Sonrası Meme Onarımı
Meme onarımı, zamanlama açısından iki dönemde yapılabilir. Bunlardan biri eÅŸ zamanlı ya da anında onarımdır. Bu durumda, meme kanseri tanısı konulmuÅŸ hastalarda, meme ameliyatının gerçekleÅŸtirildiÄŸi seansta yeniden meme yapılması söz konusudur. Böylece hasta meme ile girdiÄŸi ameliyattan memesiz olarak deÄŸil, yeni bir meme ile çıkmaktadır. Erken evrede yakalanan meme kanserli hastalar, eÅŸ zamanlı onarım için uygun adaylardır. İleri evrede tanı konan, ya da ışın tedavisi uygulanacak hastalara, hastalıksız geçirdiÄŸi birkaç yıldan sonra onarım uygulanması daha doÄŸru bir yaklaşımdır. Buna da geç dönem onarım denir.
​
MASTEKTOMİ SONRASI HASTANIN KENDİ DOKULARI İLE YENİDEN MEME OLUŞTURMA AMELİYATI
Yeniden meme oluÅŸturmak için kullanılabilecek bir yöntem hastanın kendi dokuları ile meme onarımıdır. Hastanın kendi dokusu ile yapılan meme onarımı için birinci sırada tercih edilen bölge, göbek alt kısmındaki karın dokusudur. Karın bölgesi yumuÅŸak, ÅŸekil verilebilen, normal memeye çok benzer, yeterli doku saÄŸlayan bir bölgedir. Dokunun alındığı bölgede oluÅŸan yara izi simetriktir ve çamaşır altında gizlenebilir. Bu yöntem birçok kadın için, alt karın bölgesindeki yaÄŸlardan da kurtulmuÅŸ olduÄŸu için avantajlıdır. DoÄŸru hasta seçimi yapıldığı ve doÄŸru teknikler kullanıldığında komplikasyon oranı düÅŸüktür. Estetik sonuçları oldukça iyidir. Karın derisi ve yaÄŸ dokusu, altındaki karın kası kullanılarak yeni meme bölgesine taşınabileceÄŸi gibi, mikrocerrahi yöntemle de aktarılabilir. Kasın kullanılmasının nedeni göÄŸüs oluÅŸturmak için getirilecek olan dokuya, kan dolaşımını saÄŸlayarak kan kaynağı oluÅŸturmasıdır. Karındaki dokunun göÄŸüs duvarına getirilmesinde karın kasının tamamen ayrılması ve içindeki damarların göÄŸüs duvarındaki bazı damarlara mikrocerrahiyle ağızlaÅŸtırılması tedavi yöntemlerinden biridir. Meme onarımı yapıldıktan sonra karında oluÅŸan açıklık kapatılır. Bu aynı zamanda bir karın germe iÅŸlemi etkisi de saÄŸlar. Bazen bütün bu uygulamalara raÄŸmen, meme protezi ile meme dokusunun projeksiyonunun biraz daha saÄŸlanması istenebilir.
​
Karın dokusunun meme onarımı için kullanılmasında; karın dokusunun böyle bir uygulama için yeterli durumda olması, biraz sarkık ve yaÄŸlı olması arzu edilir. Protezle ilgili seçeneklerin kullanılmasına dair bazı engeller de bizi karın dokusuyla meme onarımı yapmaya yönlendirebilir (Radyasyon tedavisi, baÅŸarısız silikon tedavi giriÅŸimleri gibi).
​
Ameliyatın zayıf yönleri arasında ameliyat süresinin tekniÄŸe baÄŸlı olarak 3-8 saat, ameliyat sonrasında hastanede kalış süresinin de 5-7 gün olması sayılabilir. Ayrıca bu yöntem deri altı yaÄŸ dokusu olmayan, çok zayıf ve çok küçük memesi olan hastalarda uygun bir seçenek deÄŸildir. Daha önce karın germe veya liposuction ameliyatı yapılan hastalarda karın derisini besleyen damarlar zarar görmüÅŸ olabileceÄŸinden, bu hastalarda uygulanma ÅŸansı yok denecek kadar azdır. Çok ÅŸiÅŸman olan ya da çok sigara içen hastalarda ise komplikasyon riski yüksek olduÄŸundan, bu yöntemden kaçınmak gerekir. Bu yöntem, ameliyat sonrası erken dönemde hastaya bir miktar rahatsızlık oluÅŸturan, ancak geç dönemde hastanın kendi memesi ile eÅŸdeÄŸer sonuçlar verebilen bir yöntemdir.
​
Karın dokusunun uygun olmadığı hastalarda kullanılabilecek diÄŸer dokular sırt, kalça ve bel bölgelerinde bulunur. Bunların arasında, sırt kası olarak da adlandırabileceÄŸimiz latissimus dorsi kasının deri ile birlikte kullanıldığı, bazen silikon protezlerin de yeni memeyi büyütme ve destek amacıyla kullanıldığı yöntem sayılabilir. EÄŸer bu yöntemle birlikte meme protezi de kullanılacaksa protez, kasın altına yerleÅŸtirilir ve daha iyi bir göÄŸüs ÅŸekli elde edilmeye çalışılır. Memenin doÄŸrudan bir protezle büyütülmesi ya da doku geniÅŸletici yöntemlerle geniÅŸletilmesi mümkün deÄŸilse, ayrıca hastada ışın tedavisi uygulanmış ve daha önceden yapılan meme onarımlarıyla ilgili kötü sonuçlar alınmışsa kas dokusu yöntemleri seçilebilir. Genel saÄŸlık durumu kötü, aşırı ÅŸiÅŸman, yüksek tansiyon problemi olan ve sigara kullananlarda cerrahi iÅŸlemin ertelenmesi gerekebilir. Hastanın tıbbi ya da psikolojik açıdan onarıma uygun olmaması veya latissumus dorsi kasının daha önce bir kaza ile yaralanması, latissumus dorsi kas dokusunun kullanılarak meme onarımı yapılmasına engel olabilecek durumlardır. Bu takdirde sırttaki ameliyat izi sutyen altında gizlenir, kasın kullanılmasının vücuda herhangi bir zararı yoktur ve nispeten kolay bir ameliyattır. DiÄŸer bir yöntem, kalça ve bel bölgesindeki fazla deri ve derialtı dokusunun serbest olarak mikrocerrahi yöntemle memeye taşınmasıdır.
​
Hastaların kendi dokuları içerik olarak meme dokusuna daha çok benzerler. Bu özellikleri sayesinde, hastanın kendi dokusu ile yapılmış memenin fiziksel davranışı doÄŸal memeye daha çok benzerlik gösterir, duyu hissi de daha iyi oluÅŸmaktadır. Ameliyat sonrası dönemde, izlerin solması ve kullanılan dokuların yumuÅŸaması, zamanla memnuniyet duygusunu arttırır. Hastaların kendi dokuları özellikle kilo alıp vermelere normal meme gibi yanıt verirler. Bunun sonucu, onarım sonrası aşırı kilo alma ya da verme durumunda iki meme arasında asimetri görülmez.
​
Ameliyat genel anestezi altında yapılır. Ameliyat süresi uygulanacak tekniÄŸin ayrıntılarına göre tek taraflı ameliyatlarda 4-6 saat, çift taraflı ameliyatlarda 10-12 saat civarındadır. Bu ameliyat sırasında emboli ve benzeri sorunlar yaÅŸamamak için bacaklara varis çorapları giydirilir.
​
Ameliyat bittiÄŸinde karın duvarına özel bir bandaj ve sargı, göÄŸse de getirilen dokuyu destekleyen bantlar yerleÅŸtirilir. Hem karın hem göÄŸüs duvarında da dren adı verilen ve bu bölgelerde birikebilecek sızıntıları vakumlayan plastik bir cihaz yerleÅŸtirilir. Genellikle iÅŸlemden sonra idrar sondası uygulanır ve ilk gün ayaÄŸa kalkmanıza izin verilmez. Yatak içinde de V pozisyonu adı verilen bir pozisyonla yatılarak, belden itibaren başınızın yukarıda olması ve karın bölgenizdeki gerginliÄŸin azaltılması hedeflenir.
​
Ameliyattan sonraki ilk gün bağırsak hareketleri de baÅŸladıktan sonra, bir ÅŸeyler yemenize ve içmenize izin verilir, ayaÄŸa kalkmanız saÄŸlanır. AyaÄŸa kalktığınız andan itibaren idrar sondası artık çekilebilir. İlk günlerde belden itibaren biraz bükük bir pozisyonda yürümek, karın bölgesindeki gerginliÄŸi azaltacaktır. Dren miktarı azalınca drenler çekilir, hareketlerinizin giderek arttırılmasına izin verilir. Bu dönemde yaklaşık 6 hafta süreyle karın korsesi giyilmesi iyileÅŸme süreci açısından yararlıdır.
​
DiÄŸer meme ile simetri saÄŸlanması, ilk ameliyat sırasında yapılabileceÄŸi gibi, ikinci bir ameliyatta da yeniden oluÅŸturulan memeye gerekebilecek rötuÅŸ ameliyatı ile birlikte de yapılabilir. DiÄŸer memeye uygulanacak iÅŸlem meme küçültme, meme dikleÅŸtirme ya da meme büyütme olabilir. Meme başının yapılması ise ilk ameliyattan 2-3 ay sonra yapılacak olan 3. ve 4. oturumlarda lokal anestezi altında gerçekleÅŸtirilir. Bu iÅŸlem için en sık uygulanan yöntem yeni meme üzerinde küçük dokular kaydırarak meme başını oluÅŸturmaktır. Bu esnada vücudun baÅŸka bir bölgesinden deri yaması alınarak, meme ucunun areola adı verilen kahverengi kısmı yapılabilir. DiÄŸer sık kullanılan bir yöntem de bu oturumdan 2-3 ay sonra da dövme yöntemiyle areolayı oluÅŸturmaktır.
​
DiÄŸer Tedavi Seçenekleri
Mastektomi sonrası yeniden meme oluÅŸturma isteÄŸe baÄŸlı bir cerrahi giriÅŸimdir. DiÄŸer tedavi seçenekleri arasında; dıştan sutyen içine yerleÅŸtirilen meme protezi ya da petlerinin kullanılması ya da doku geniÅŸletici ve kalıcı silikon protezlerle yeniden meme oluÅŸturulması sayılabilir. Cerrahi giriÅŸim içeren diÄŸer tüm seçeneklerde de belli baÅŸlı risk ve komplikasyonlar bulunur.
​
Mastektomi Sonrasında Hastanın Kendi Dokuları Kullanılarak Yeniden Meme Oluşturma Ameliyatının Olası Riskleri
Her cerrahi giriÅŸimin belli bir oranda komplikasyon riski olmasına raÄŸmen sizin için burada önemli olan mastektomi sonrasında hastanın kendi dokuları kullanılarak yeniden meme oluÅŸturma ameliyatının risklerini kavramanızdır. AÅŸağıdaki komplikasyonlardan çok küçük bir kısmı hastaların başına gelmekteyse de, plastik cerrahınızla bütün bu maddeleri tek tek tartışarak karar vermeniz önerilir.
Kanama: Nadiren de olsa ameliyat sırasında ya da sonrasında kanama gözlenebilir. Ameliyat sonrası dönemde kanama olursa birikmiÅŸ olan kanın (hematom) acilen boÅŸaltılması gerekebilir. Ameliyat sonrasında kullanılan kan sulandırıcı ilaçlar da kanam riskini artırır. Kanama fazla olursa kan verilmesi gerekir.
​
Enfeksiyon: Ameliyat sonrasında, ameliyat edilen bölgelerde kızarıklık, ÅŸiÅŸlik ve akıntı ile kendini gösteren bir enfeksiyon gözlenebilir. Enfeksiyon meydana geldiÄŸinde tedavide antibiyotikler kullanılır ya da ek cerrahi giriÅŸimler yapılabilir.
​
Seroma: Ameliyat sonrasında, yaranın altında sıvı birikimi olabilir. Bu sıvının boÅŸaltılması için ek tedavi gerekebilir.
Deri duyusundaki deÄŸiÅŸiklik: Karın dokusunun meme bölgesine getirilmesi bu bölgede duyunun oluÅŸturulmasında yeterli deÄŸildir. Getirilen doku duyudan yoksun bir dokudur. Hatta çok uzun bir süre deride uyuÅŸukluk hissedilir.
Yara İzleri: Alt karın bölgesinde ve yeni oluÅŸturulan meme çevresinde yara izi kalır. Genellikle bu izler bir yıl içinde solarak belirsizleÅŸir, ancak hiçbir zaman tamamen kaybolmaz. Nadiren de olsa bu iz kalınlaşıp belirgin ve çirkin bir görünüme ulaÅŸabilir. Bu durum önceden tahmin edilebilen ya da tamamen önlenebilen bir durum deÄŸildir. Bunun için sonradan iz düzeltici ameliyat gerekebilir.
Doku kaybı veya yarada açılma: Bazen gerginlik ve dolaşım bozukluÄŸuna baÄŸlı olarak, yarada ayrışmalar ve iyileÅŸme gecikmeleri karşımıza çıkabilir, karın dokusundan oluÅŸturulan memenin bir kısmı beslenmeyebilir. Bunların pansuman deÄŸiÅŸiklikleri veya cerrahi iÅŸlemlerle temizlenmesi gerekebilir. Unutulmaması gereken nokta, sigara içenlerde bu tip komplikasyonların daha çok görüldüÄŸüdür. EÄŸer karın dokusunun göÄŸüs duvarına getirilmesinde mikrocerrahi yöntemler kullanılmışsa, atardamarın veya toplardamarın tıkanmasına baÄŸlı olarak getirilen doku kaybedilebilir. Erken dönemde yakalandığında acil ameliyata alınarak dokunun kurtarılmasına çalışılır. Ameliyat sonrasında kan sulandırıcı tedavi uygulanır. İlk 24-48 saat içinde bir ya da birden fazla kurtarma ameliyatı gerekebilir. Bu oran % 5’in altındadır. Dokunun kurtarılamadığı durumlarda doku tamamen ya da kısmen kaybedilebilir, yaranın kenarları açılabilir ve yeni bir onarım cerrahisi gerekir. Bu oran % 1-5 arasındadır.
YaÄŸ nekrozu: Derinin altındaki yaÄŸ dokusu karına getirildiÄŸinde, dolaşım bozukluÄŸuna baÄŸlı olarak nekroza uÄŸrayabilir. Yani doku ölümü gerçekleÅŸebilir ve hacmi kaybolabilir.
Aşırı sertlik: Bu yöntemde dolaşım problemi yoksa zaman içinde göÄŸüsteki dokunun yumuÅŸaması ve daha doÄŸal bir hal alması beklenir. Ancak ışın tedavisi görenlerde, sigara kullananlarda ve dolaşım problemi olanlarda getirilen dokuda beslenememeye baÄŸlı uzun süren sertlikler karşımıza çıkabilir.
AkciÄŸerle ilgili komplikasyonlar: Uzun süre yatılan durumlarda hareketsiz kalındığında, vücutta (özellikle bacaklarda) pıhtılaÅŸan kan akciÄŸere giderek, dolaşımla ilgili sorunlar ortaya çıkarabilir. AkciÄŸer embolileri hayatı tehdit eden sorunlar olduÄŸundan, bunların önlenmesi için erken dönemde hareket, varis çoraplarının kullanımı ve kan sulandırıcıların tedaviye eklenmesi söz konusu olabilir. Ayrıca yatak içinde bile olsa derin solunum egzersizlerinin yapılması, karnın tutularak hafifçe ama sık aralıklarla öksürme yararlı bir uygulamadır.
Karşı meme ile uyumsuzluk, asimetri: Yeni oluÅŸturulan meme, karşı taraftaki meme ile biçim olarak mükemmel bir uyum saÄŸlayamayabilir. Biçimsel farkları düzeltmek için rötuÅŸ ameliyatları gerekebilir. Memenin ÅŸekli genellikle 3-6 ay içinde oturur. İki meme arasında duyu farkı olması normaldir.
Karın duvarındaki sorunlar: Alt karın derisinin karın kası ile birlikte aktarıldığı teknikte karın duvarında zayıflık veya fıtıklaÅŸma meydana gelebilir. Bunun önlemek için ameliyat sırasında karın duvarını destekleyici yama ÅŸeklinde malzemeler kullanılabilir. Ameliyat sonrasında karın bölgesinde gerginlik olabilir. Bu gerginlik genellikle 3-4 hafta içinde düzelir. Karın derisinde ise 3-6 ay içinde düzelmesi beklenen bir uyuÅŸukluk olması normaldir.
Sırt kası fonksiyonlarının kaybı: EÄŸer yeni meme oluÅŸturmak için sırt kası kullanılır ise, sırt kasının memeye aktarılması omuz hareketlerinde ve üst kol hareketlerinde çok zayıf ölçüde kısıtlamalara yol açabilir. Bu özellikle tırmanış gibi ağır spor yapan kiÅŸilerde dikkati çekebilir.
Uzun Dönem Sonuçlar: YaÅŸlanma, kilo kaybı ya da alımı, hamilelik ya da bazı diÄŸer ÅŸartlar altında memenin ÅŸekli deÄŸiÅŸebilir. Meme sarkması normal olarak görülebilir.
Gebelik ve emzirme: Bu ameliyatın gebeliÄŸe engel olması söz konusu deÄŸildir. Ancak erken dönemde bir gebelik olmamalıdır. Ayrıca karın duvarı zayıflatıldığı için gebelik sırasında aşırı kilo alınması, karın duvarında fıtıklara yol açabilir. Karın dokusundan oluÅŸturulan meme ile emzirme de söz konusu deÄŸildir.
Allerjik Tepkiler: Nadiren dikiÅŸ malzemesine ya da pansuman sırasında kullanılan bantlara baÄŸlı allerjik tepkiler gözlenebilir. Daha ciddi olan sistemik tepkiler ise cerrahi sırasında kullanılan ilaçlardan ya da antibiyotiklerden meydana gelebilir. Bu tepkiler ek tedavi gerektirirler.
Kemoterapi ve Radyasyon Tedavisi: Mastektomi ile eÅŸzamanlı gerçekleÅŸtirilmiÅŸ ameliyatlarda, kemoterapi verilmesi gecikebilir. Hastanın kendi dokuları kullanılarak yapılan yeniden meme oluÅŸturma ameliyatı sonrasında bu bölgeye gerekebilecek radyasyon tedavisi, yeni memede kızarıklık ve sertliÄŸe, memenin büzüÅŸmesine veya diÄŸer geç dönem komplikasyonlarına neden olabilir.
Cerrahi Anestezi: Genel anestezi altında yepılan bu ameliyattan sonra hastanın aÄŸrı duymasını ortadan kaldırmak amacıyla belden bir kateter (epidural kateter) yerleÅŸtirilebilir. Hem epidural anestezinin hem de genel anestezinin riskleri vardır. Her tür anestezi veya yatıştırıcı iÅŸlem sonucu çok nadiren de olsa ölüme varan komplikasyonlar olabilir.
Meme Hastalıkları: Geçerli tıbbi bilgiler, kendi dokuları kullanılarak yeniden meme oluÅŸturma ameliyatı olan kadınlarda meme hastalıklarının ya da meme kanserinin olasılığının arttığını gösterememiÅŸtir. Bu ameliyattan bağımsız olarak meme kanseri ya da nüksü meydana gelebilir. Tüm kadınların memelerini periyodik olarak elle muayene etmeleri, meme ultrasonu ve mammografi çektirmeleri ve bir kitle fark ettiklerinde doktora gitmeleri tavsiye olunur.
* Yukarıda sözü edilen tüm riskler, sigara içen, aşırı kilolu, ÅŸeker hastalığı olan, yüksek tansiyon ve geçirilmiÅŸ kalp hastalığı olan hastalarda belirgin olarak artar.
Fazladan Cerrahi GiriÅŸimler: Komplikasyon meydana gelirse fazladan cerrahi giriÅŸimler ve diÄŸer tedaviler gerekli olabilir. Her ne kadar komplikasyon sıklığı düÅŸükse de yukarıda belirtilen riskler özellikle hastanın kendi dokuları kullanılarak yapılan yeniden meme oluÅŸturma ameliyatı ile ilgilidir, diÄŸer komplikasyonlar daha da nadir görünürler.
​
MASTEKTOMİ SONRASI DOKU GENİŞLETİCİ VE SİLİKON PROTEZLER İLE YENİDEN MEME OLUŞTURMA
​
Yeniden meme oluÅŸturmada kullanılabilecek bir yöntem silikon protezlerdir. Silikon protezler tek aÅŸamalı ya da iki aÅŸamalı olarak kullanılabilir. Erken tanı konan hastalarda, memenin derisinin hatta meme ucunun korunarak meme dokusunun tümünün çıkarıldığı, radyoterapi, yani ışın tedavisinin gerekli olmayacağı hastalarda meme protezleri, mastektomi ile eÅŸ zamanlı olarak yerleÅŸtirilebilir. Bu protezler çoÄŸunlukla göÄŸüs kasının altına, daha az oranda da göÄŸüs kasının önüne yerleÅŸtirilebilir. EÄŸer ışın tedavisi görüp görmeyeceÄŸine ameliyat sırasında kesin karar verilemiyorsa, bu aÅŸamada doku geniÅŸletici yerleÅŸtirilip, kalıcı protezin yerleÅŸtirilmesi, kesin patoloji sonuçlarının çıkmasından sonraya ertelenebilir.
Daha önce memesi alınmış hastalarda ise protezin yerleÅŸtirilebilmesi için yeterli cep olmadığından ve memenin alındığı bölgede deri yetersizliÄŸi söz konusu olduÄŸundan, öncelikle derinin geniÅŸletilmesi gerekmektedir. Bunun için damla ÅŸeklindeki anatomik doku geniÅŸleticiler kullanılmaktadır. İlk oturumda, göÄŸüs kası altında bir cep hazırlanarak bu geniÅŸleticiler yerleÅŸtirilmekte ve ameliyat sonlandırılmaktadır. Ardından yaklaşık 2 aylık bir süre içinde bu geniÅŸletici, fizyolojik serum ile belirli aralıklarla ÅŸiÅŸirilmekte ve bu sayede meme derisi geniÅŸletilmektedir. Meme derisi yeterince geniÅŸledikten ve bir süre bekletildikten sonra ikinci bir ameliyatla bu geniÅŸletici çıkarılıp yerine kalıcı protezler yerleÅŸtirilmektedir. Bu yöntemde her bir ameliyatın süresi 1-3 saattir.
​
Küçük-orta büyüklükte memeye sahip, ışın tedavisi uygulanmamış, çok ÅŸiÅŸman olmayan, büyük bir cerrahi giriÅŸim istemeyen ya da büyük cerrahi giriÅŸimin tıbbi açıdan uygun olmadığı hastalar, silikon protez ile meme onarımı için uygun adaylardır. Ayrıca geçirilmiÅŸ eski ameliyatlar nedeniyle hastanın kendi dokularının kullanılamadığı durumlarda yeni memeyi silikon protez ile oluÅŸturmak gerekebilir. Ancak memelerin büyüklüÄŸü ve ÅŸekli, tavsiye edilen tedaviyi ve sonuçları doÄŸrudan etkilemektedir. Doku geniÅŸleticisi ile yapılan meme onarımı, alınmış olan memenin tam bir kopyasını oluÅŸturamaz.
​
DiÄŸer meme ile simetri saÄŸlanması, ilk ameliyat sırasında yapılabileceÄŸi gibi, ikinci bir ameliyatta da yeniden oluÅŸturulan memeye gerekebilecek rötuÅŸ ameliyatı ile birlikte de yapılabilir. DiÄŸer memeye uygulanacak iÅŸlem meme küçültme, meme dikleÅŸtirme ya da meme büyütme olabilir. Meme başının yapılması ise ilk ameliyattan 2–3 ay sonra yapılacak olan 3. ve 4. oturumlarda lokal anestezi altında gerçekleÅŸtirilir. Bu iÅŸlem için en sık uygulanan yöntem yeni meme üzerinde küçük dokular kaydırarak meme başını oluÅŸturmaktır. Bu esnada vücudun baÅŸka bir bölgesinden deri yaması alınarak, meme ucunun areola adı verilen kahverengi kısmı yapılabilir. DiÄŸer sık kullanılan bir yöntem de bu oturumdan 2–3 ay sonra da dövme yöntemiyle areolayı oluÅŸturmaktır.
​
Silikon protezler:
Meme protezleri, ÅŸekil, içerik ve yüzey yapısı açısından incelendiÄŸinde iki gruba ayrılmaktadır. Åžekline göre meme protezleri yuvarlak ve anatomik (damla) olarak ikiye ayrılırlar. Yuvarlak protezlerin yatay ve dikey taban çapları birbirine eÅŸittir. Anatomik protezlerde dikey çap, yatay çaptan biraz daha uzun olup, protezin yüksekliÄŸi alt kutupta üst kutuptan fazladır. Anatomik olarak adlandırılmasının sebebi memenin ÅŸekline daha çok benzemesinden ileri gelmektedir. İçeriÄŸine göre ise piyasada silikon jel ile dolu protezler ve fizyolojik serum, yani fizyolojik tuzlu su ile dolu protezler bulunmaktadır. Bunlarda silikondan oluÅŸan katı zarfın içinde silikon jel ya da fizyolojik serum bulunur.
Yüzey yapısına bakıldığında ise protezler yüzeyi düz, pürtüklü ve poliüretan kaplı protezler olarak üç gruba ayrılmaktadır. Yaygın olarak kullanılan meme protezlerinde düz ya da pürtüklü bir silikon dış yüzey bulunmaktadır. Microthane adı verilen poliüretan kaplamalı sünger benzeri bir yüzeye sahip protezler ise, meme dokusunun ya da göÄŸüs kasının altında oluÅŸturulan cepte çevre dokulara daha iyi yapışarak, protezin dönmesine, aÅŸağı doÄŸru kaymasına ve dolayısıyla ÅŸekil bozukluÄŸu oluÅŸmasına karşı durmaktadır. Microthane kaplı protezler, sünger benzeri yapıları sayesinde antibiyotikli sıvı içinde bekletildikten sonra ilacın neredeyse tümünü emerek içinde tutmakta, bakterilere karşı büyük bir savunma mekanizması oluÅŸturarak komplikasyon oranını önemli ölçüde azaltmaktadır. Bu protezler, ameliyat sırasında tam olarak yerleÅŸtirildikleri konumda kalma, protez çevresinde kapsül sertleÅŸmesine karşı daha fazla koruma saÄŸlama ve bakterilerin protez yüzeyine yerleÅŸmesine izin vermeme konusunda düz yüzeyli ve pürtüklü protezlere göre büyük avantaj saÄŸlamaktadır.
Meme protezlerinin meme kanseri ile iliÅŸkisi:
Silikon protezlerin meme kanserine yakalanma riskini artırıp artırmadığı ve oluÅŸan bir meme kanserinin saptanmasını gizleyip gizlemediÄŸi konusu uzun yıllardır tartışma ve merak konusudur. 1995 yılında Kanada’da 11.000 hasta üzerinde yapılan ve bugüne dek yapılmış en fazla hasta sayısına sahip bir araÅŸtırmada, meme büyütme ameliyatı uygulanmış hastalardaki meme kanseri görülme oranı, meme protezi olmayan hastalarla karşılaÅŸtırılmış ve sonuçta meme büyütme ameliyatı uygulanan hastalardaki meme kanseri görülme sıklığında genel nüfusa oranla istatistiksel olarak belirgin fark olmadığı saptanmıştır.
​
1999 yılında, Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi Tıp Enstitüsü tarafından yapılan araÅŸtırmada da meme protezli hastalarda ilk ya da tekrarlayan meme kanseri görülme sıklığında bir artış olmadığı görülmüÅŸtür.
​
Meme protezleri hakkında diÄŸer bir kuÅŸku kaynağı da, bu protezlerin mammografi sırasında x-ışınlarını engelleyerek meme kanserinin tanısını geciktirmesidir. Ancak bu konuda da yapılan çalışmalar göstermiÅŸtir ki, protezli hastlarda mammografinin etkinliÄŸi protez olmayan hastalar ile hemen hemen aynıdır. 10 yıldan uzun süredir bulunan meme protezlerinde, protezin çevresindeki kapsülün içinde ince kalsiyum tabakaları oluÅŸabilmektedir. Her ne kadar küçük lezyonları gizleme ya da kanseri taklit etme gibi durumlara yol açmadığı söylense de dikkatli olunması ve mammogramların özellikle protezli hastaların mammografisinde deneyimli radyologlar tarafından incelenmesi gerekmektedir. Ayrıca, göÄŸüs kasının altına protez yerleÅŸtirilen hastaların mammografik incelemesinde, meme bezinin altına yerleÅŸtirilen protezlere oranla daha iyi görüntü edildiÄŸi bildirilmektedir. Öte yandan, mammografi yapılamayan hastalarda, meme ultrasonografisi ve manyetik rezonans görüntüleme ile de meme dokusu incelenebilmekte ve ÅŸüpheli lezyon varsa saptanabilmektedir.
​
Meme protezleri ve ALCL:
Son yıllarda, silikon meme protezlerinin çevresinde doÄŸal olarak oluÅŸan kapsülün içerisinde bir tür lenfoma geliÅŸme riski olduÄŸu ortaya konmuÅŸtur. MEME PROTEZİ İLE İLİŞKİLİ ANAPLASTİK BÜYÜK HÜCRELİ LENFOMA (BIA-ALCL) adı verilen bu hastalık, bir tür MEME KANSERİ DEĞİLDİR; lenf hücrelerinden kaynaklanan bir kanser türü olup, protez ameliyatından ortalama 4-8 yıl sonra ortaya çıkan, hastaların %80’inde, MEMEDE GENELLİKLE TEK TARAFTA ŞİŞLİK, AÄžRI, NADİREN DE MEMEDE KİTLE, SERTLİK, ASİMETRİ VE KIZARIKLIK gibi yakınmalarla kendini gösteren bir hastalıktır. Protezin ve çevresindeki kapsülün tamamen çıkarılmasıyla tedavi edilebilmektedir. Tanıda geç kalınmış ya da ilerlemiÅŸ hastalık durumunda kemoterapi ve/veya radyoterapi gerekebilir. Tedavi edilebilir bir hastalık olmasına raÄŸmen, ihmal edildiÄŸinde ölümle sonuçlanabilir.
​
Son bir yıl içinde Kuzey Amerika, Avrupa ve Avustralya’da saÄŸlık otoriteleri tarafından konuyla ilgili açıklamalar yapılmaktadır. Son raporlara göre, dünya üzerindeki hasta sayısı 1200 civarında.., bu hastalık nedeniyle hayatını kaybeden hasta sayısı ise 59 olarak bildirildi. Dünya üzerinde 20 milyondan fazla silikon protez hastası olduÄŸu düÅŸünüldüÄŸünde, çok nadir görülen bir hastalık olduÄŸu görülmekle birlikte, mutlaka ciddiye alınması gereken ve estetik amaçlı ya da meme kanseri nedeniyle memesi alınarak yeni meme yapılması için silikon protez kullanılan hastaların bilgilendirilmesi ve aydınlatılması gereken bir saÄŸlık sorunudur.
​
Protez çevresinde oluÅŸan kapsülden kaynaklanan, protez çevresinde geç dönemde oluÅŸan sıvı birikimi veya kapsüle yapışık bir kitle ile kendini göstermekte olup, kapsüle sınırlı olduÄŸu sürece ve kapsülün sınırlarını aşıp, kitle haline gelmedikçe çok büyük oranda iyi seyirlidir. İmplant yüzeyinin pürtüklü olmasının ve mikroorganizmalar tarafından implant çevresinde oluÅŸturulan biyofilm tabakasının bu hastalıkta rol oynadığı düÅŸünülmektedir. Bir yıldan sonra ortaya çıkan geç sıvı birikimleri mutlaka ultrasonografi ve meme MR’ı ile deÄŸerlendirilmelidir. İmplant çevresindeki sıvı örneÄŸi alınarak sitolojik deÄŸerlendirme ile tanı koyulabilmektedir. İmplantın ve kapsülün tamamen çıkarılması kapsüle sınırlı olan BIA-ALCL’nin tedavisi için yeterli görülmektedir. Klinik gözlem ve araÅŸtırmalara göre, bu hastalık için risk faktörleri, kaba pürtüklü protezlerin kullanılması, bu protezlerin yüzeyinde bakterilerin yerleÅŸerek antibiyotiklere dirençli biyofilm tabakası oluÅŸturması ve genetik yatkınlıktır. Yayınlanan raporlarda, çeÅŸitli nedenlerle hastalığın gerçek görülme sıklığı ile ilgili rakamlara ulaÅŸmak mümkün olmamaktadır. Bu verilere göre, söz edilen risk faktörlerinden sadece birine, yani protezin cinsine dayanarak bir çıkarım yapmak doÄŸru deÄŸildir. Dünya çapında bildirilen olguların çoÄŸunluÄŸunda, kaba pürtüklü protezlerin kullanılmış olmasına raÄŸmen, bu hastalığın ince pürtüklü, düz yüzeyli ve poliüretan yüzeyli protezlerde; hatta kalça protezi, kalp pili gibi meme protezleri dışında da görülebileceÄŸi, ancak bunların çok daha düÅŸük olasılık olduÄŸu; ameliyat sırasında ameliyat bölgesine ve protez yüzeyine bakterilerin yapışmasının çok önemli bir etken olduÄŸu, bunlarla birlikte bildirilen olgularda özellikle bazı gen mutasyonlarının varlığı dikkati çekmektedir. Yani bu hastalığın, birden fazla sebebin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan bir durum olduÄŸu yönünde kanıtlar giderek artmaktadır.
​
Meme protezlerinin romatizmal hastalıklarla ilişkisi:
1988 yılında meme protezi bulunan bir hastada skleroderma rapor edilmesi ile silikon protezlerin bağışıklık sistemini ilgilendiren romatizmal hastalıklarla bir iliÅŸkisi olup olmadığı sorusu gündeme gelmiÅŸtir. Meme protezi olan bazı kadınlarda semptomları bağışıklık sistemi hastalıklarından sistemik lupus eritemotozusa, romatoid artrite, sklerodermaya veya diÄŸer artrit benzeri durumlara benzer hastalıklar bildirilmiÅŸtir. Bugüne kadar silikon jel ya da fizyolojik serum ile dolu protezi olan kadınlarda bu hastalıkların artış riskine iliÅŸkin bilimsel bir delil bulunmadığı gibi, bu olasılık tamamen ekarte de edilememiÅŸtir. Daha önceden baÄŸ dokusu hastalığı olanlarda meme protezinin hastalık üzerine etkisi bilinmemektedir. Silikon jel dolu implantların aksine fizyolojik serum dolu olanlar tuzlu su içerir. Ancak, her ikisi de, silikon içeren lastik çepere sahiptir. Otoimmün hastalık riskinin artışı fizyolojik serum dolu olanlar için de geçerlidir. Meme protezli hastalarda anti-silikon antikorlarla hastalık arasında bir iliÅŸki kanıtlanamamıştır. Son dönemde, meme protezinin ve nedbe doku kapsülünün çıkarılmasının otoimmün hastalığının önlenmesi ya da gidiÅŸinin etkilenmesi arasında baÄŸ olduÄŸuna dair yeterli bilgi yoktur.
1994 yılında hem İngiliz SaÄŸlık Bakanlığı, hem de Mayo Klinik tarafından ayrı ayrı yapılan çalışmalarda, silikon meme protezleri ile romatoid artrit, skleroderma, sistemik lupus eritematozus, Sjögren sendromu, fibromiyalji ve Raynaud hastalığı gibi baÄŸ dokusu hastalıkları arasında bir iliÅŸki saptanamamıştır. Yine Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi Tıp Enstitüsü’nün 1999 yılındaki raporuna göre bu hastalıklardan sorumlu olarak silikon protezlerin suçlanması için herhangi bir kanıt olmadığı vurgulanmıştır. 2000 yılında yayınlanan ve bu konudaki 20 ana çalışmayı inceleyen diÄŸer bir raporda da, genel olarak meme protezlerinin, özellikle de silikon jel protezlerin herhangi bir otoimmün ya da romatizmal baÄŸ doku hastalığı ile iliÅŸkilendirilmesi için hiçbir kanıt olmadığı sonucuna varılmıştır.
​
DiÄŸer Tedavi Seçenekleri
Doku geniÅŸletme sonrası kalıcı meme protezi yerleÅŸtirilmesi isteÄŸe baÄŸlı bir cerrahi giriÅŸimdir. Dolayısı ile diÄŸer tedavi seçenekleri arasında; kalıcı bir protez yerleÅŸtirilmemesi, dıştan meme protezi ya da petlerinin kullanılması ve meme rekonstrüksiyonu amacı ile vücudun kendi dokusunun kullanılması sayılabilir. Cerrahi giriÅŸim içeren diÄŸer tüm seçeneklerde de belli baÅŸlı risk ve komplikasyonlar bulunur.
Doku Genişletme Cerrahisi Sonrası Kalıcı Meme Protezi Yerleştirilmesinin Olası Riskleri
Her cerrahi giriÅŸimin belli bir oranda komplikasyon riski olmasına raÄŸmen sizin için burada önemli olan doku geniÅŸletici ile yapılan meme rekonstrüksiyonu sonrası kalıcı protez yerleÅŸtirilmesinin risklerini kavramanızdır. AÅŸağıdaki komplikasyonlardan çok küçük bir kısmı hastaların başına gelmekteyse de, plastik cerrahınızla bütün bu maddeleri tek tek tartışarak karar vermeniz önerilir.
​
Kanama: Nadiren de olsa ameliyat sırasında ya da sonrasında kanama gözlenebilir. Ameliyat sonrası dönemde kanama olursa birikmiÅŸ olan kanın (hematom) acilen boÅŸaltılması gerekebilir. Ameliyattan on gün önceden itibaren kanamayı arttırma riski olan aspirin ya da diÄŸer anti-enflamatuar ilaçları almayınız.
​
Enfeksiyon: Cerrahi sonrası erken dönemde ya da protezin konulmasından sonra herhangi bir dönemde enfeksiyon gözlenebilir. Subakut ya da kronik enfeksiyonların teÅŸhisi zor olabilir. Enfeksiyon meydana geldiÄŸinde tedavide antibiyotikler kullanılır, protezin çıkarılması gerekebilir ya da ek cerrahi giriÅŸimler yapılabilir. Protezli dokularda normal dokulara göre enfeksiyon tedavisi daha zordur. EÄŸer enfeksiyon antibiyotiklere cevap vermezse protezin çıkarılması gerekebilir. Bu durumda tedaviyi takiben yeni bir meme protezi takılmaktadır. Vücudun baÅŸka bir yerinde var olan bir bakteriyel enfeksiyonun protezin etrafını sarması son derece nadir olsa da ileride geçirilecek diÅŸ ya da diÄŸer cerrahi operasyonlardan önce koruyucu antibiyotik kullanılması önerilir.
Seroma: Cerrahiyi takiben, travma ya da aşırı egzersiz sonrası ya da vücuttaki baÅŸka enfeksiyonlar sonrasında protez etrafında sıvı birikimi olabilir. Bu sıvının boÅŸaltılması için ek tedavi gerekebilir. Geç dönemde memede tek taraflı olarak görülen ÅŸiÅŸlikler geç seroma olarak adlandırılır ve BIA-ALCL açısından deÄŸerlendirilmelidir.
Meme Ucu ve Cilt Duyusunda DeÄŸiÅŸiklikler: Meme rekonstrüksiyonu memeye ya da ucuna normal duyuyu kazandıramaz.
Yara İzleri: Aşırı iz kalması nadirdir. EÄŸer olursa çevredeki deriden deÄŸiÅŸik renkte ve çirkin görünümde olabilir. Bunun için sonradan iz düzeltici ameliyat gerekebilir.
Proteze bağlı sorunlar:
-
Kapsül sertleÅŸmesi: Protezin çevresindeki kapsülün kalınlaşıp sertleÅŸmesi, aÄŸrı, ÅŸekil bozukluÄŸu oluÅŸturması gibi silikon protezlere baÄŸlı sorunlar hastayı ve doktoru mutsuz edebilir. Protezin etrafında oluÅŸan iyileÅŸme dokusu gerilebilir ve memeyi yuvarlak, sert ve aÄŸrılı hale getirir. Memelerin aşırı sertliÄŸi cerrahinin hemen sonrasında ya da yıllar sonra olabilir. Semptomatik kapsül kontraktürü öngörülemezse de genellikle hastaların %20’sinden daha azında meydana gelir. Tedavide cerrahi protez deÄŸiÅŸtirilmesi ya da çıkarılması gerekebilir.
-
Protezin delinmesi: Meme protezleri diÄŸer tıbbi gereçler gibi baÅŸarısız olabilirler. Yırtılabilir ve sızdırabilirler. EÄŸer serum dolu bir protez yırtılırsa içeriÄŸi vücut tarafından emilecektir. Yırtılma bir travma sonucu, herhangi bir sebep olmadan ya da mammografi sırasında olabilir. Protezi yerleÅŸtirirken zedelemek mümkündür. Bu tür protezler tamir edilemez. Çıkarılmaları ve deÄŸiÅŸtirilmeleri gerekir.
-
Protezin Açığa Çıkması: Meme derisinin kalitesi bu tekniÄŸin seçiminde önem taşır. Meme derisi ince ve kalitesiz ise, erken dönemde deri kaybı görülebilir. Doku geniÅŸleticilerinin deriden çıkması, sönmesi ya da pozisyonunun yanlış olması bu teknikte karşılaşılabilecek sorunlardandır. Doku örtüsünün yetersiz olması ya da enfeksiyon sonucu protezin bir bölümü dışarıya çıkabilir. Kortizon kullanımı veya radyasyon tedavisi sonrası bu komplikasyon görülmüÅŸtür. Bu halde protez çıkarılır. Sigara içme de iyileÅŸmeyi geciktirebilir.
-
Protezin Yer DeÄŸiÅŸtirmesi: Protezin kayması ya da yer deÄŸiÅŸtirmesi mümkündür ve hastada rahatsızlık hissine ve/veya meme ÅŸeklinde bozukluÄŸa yol açar.
-
Meme protezi ile iliÅŸkili Anaplastik Büyük Hücreli Lenfoma (BIA-ALCL): Protez çevresinde oluÅŸan kapsülden kaynaklanan, protez çevresinde geç dönemde oluÅŸan sıvı birikimi veya kapsüle yapışık bir kitle ile kendini göstermekte olup, kapsüle sınırlı olduÄŸu sürece ve kapsülün sınırlarını aşıp, kitle haline gelmedikçe çok büyük oranda iyi seyirlidir. İmplant yüzeyinin pürtüklü olmasının ve mikroorganizmalar tarafından implant çevresinde oluÅŸturulan biyofilm tabakasının bu hastalıkta rol oynadığı düÅŸünülmektedir. Bir yıldan sonra ortaya çıkan geç sıvı birikimleri mutlaka ultrasonografi ve meme MR’ı ile deÄŸerlendirilmelidir. İmplant çevresindeki sıvı örneÄŸi alınarak sitolojik deÄŸerlendirme ile tanı koyulabilmektedir. İmplantın ve kapsülün tamamen çıkarılması kapsüle sınırlı olan BIA-ALCL’nin tedavisi için yeterli görülmektedir. Klinik gözlem ve araÅŸtırmalara göre, bu hastalık için risk faktörleri, kaba pürtüklü protezlerin kullanılması, bu protezlerin yüzeyinde bakterilerin yerleÅŸerek antibiyotiklere dirençli biyofilm tabakası oluÅŸturması ve genetik yatkınlıktır. Yayınlanan raporlarda, çeÅŸitli nedenlerle hastalığın gerçek görülme sıklığı ile ilgili rakamlara ulaÅŸmak mümkün olmamaktadır. Bu verilere göre, söz edilen risk faktörlerinden sadece birine, yani protezin cinsine dayanarak bir çıkarım yapmak doÄŸru deÄŸildir. Dünya çapında bildirilen olguların çoÄŸunluÄŸunda, kaba pürtüklü protezlerin kullanılmış olmasına raÄŸmen, bu hastalığın ince pürtüklü, düz yüzeyli ve poliüretan yüzeyli protezlerde; hatta kalça protezi, kalp pili gibi meme protezleri dışında da görülebileceÄŸi, ancak bunların çok daha düÅŸük olasılık olduÄŸu; ameliyat sırasında ameliyat bölgesine ve protez yüzeyine bakterilerin yapışmasının çok önemli bir etken olduÄŸu, bunlarla birlikte bildirilen olgularda özellikle bazı gen mutasyonlarının varlığı dikkati çekmektedir. Yani bu hastalığın, birden fazla sebebin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan bir durum olduÄŸu yönünde kanıtlar giderek artmaktadır.
-
Meme Derisinde Kırışıklıklar: Protezlerin görünür ve el ile hissedilebilir kıvrılmaları meydana gelebilir. Bu, özellikle serum dolu protezlerde veya ince meme dokusuna sahip kadınlarda gözlenir. Protezin kapağının da ele gelmesi mümkündür. Bunlar tümörle karıştırılabilir ve ÅŸüpheli vakalar araÅŸtırılmalıdır.
-
Mammografi: Meme protezi olan hastalarda mammografi çekilebilmektedir. Mammografiden önce teknisyene protez varlığı önceden bildirilmelidir. Kapsül kontraktürü olan hastalar mammografi esnasında aÄŸrı duyabilirler. Protezli hastalarda ultrason, özel mamografi ve MR daha uygun teÅŸhis yollarıdır. Özel mammografi tekniklerinde daha çok radyasyon kullanıldığından protezli kadınlar daha çok radyasyon almış olurlar. Ancak, kanser teÅŸhisinin kolaylığı yanında bu risk göz ardı edilebilir.
-
Kalsifikasyon: Protezi saran baÄŸ dokusunda kalsiyum depolanabilir ve aÄŸrıya, sertliÄŸe yol açabilir. Mamografide meme kanseri ile aynı bulguları gösterebilir. Bunlar meydana gelirse cerrahi ile çıkarılmaları gerekebilir.
-
GöÄŸüs Duvarı Deformitesi: Doku geniÅŸleticileri ve meme protezlerine sekonder deformiteler gözlenmiÅŸtir. Sonuçları klinik açıdan önemsizdir.
Alışılmadık Etkinlik ve Meslekler: Memeye travma potansiyeli taşıyan etkinlikler ve meslekler protezleri yırtabilir ya da kanamaya sebep olabilir.
Allerjik Tepkiler: Nadiren dikiÅŸ malzemesine ya da pansuman sırasında kullanılan bantlara baÄŸlı allerjik tepkiler gözlenebilir. Daha ciddi olan sistemik tepkiler ise cerrahi sırasında kullanılan ilaçlardan ya da antibiyotiklerden meydana gelebilir. Bu tepkiler ek tedavi gerektirirler.
Meme Hastalıkları: Geçerli tıbbi bilgiler, kozmetik ya da rekonstrüktif amaçla meme protezi taktıran kadınlarda meme hastalıklarının ya da meme kanserinin olasılığının arttığını gösterememiÅŸtir. Meme protezinden bağımsız olarak meme kanseri meydana gelebilir. Tüm kadınların memelerini periyodik olarak elle muayene etmeleri, mammografi çektirmeleri ve bir kitle fark ettiklerinde doktora gitmeleri tavsiye olunur.
Uzun Dönem Sonuçlar: YaÅŸlanma, kilo kaybı ya da alımı, hamilelik ya da meme rekonstrüksiyonuyla ilgisiz bazı diÄŸer ÅŸartlar altında memenin ÅŸekli deÄŸiÅŸebilir. Meme sarkması normal olarak görülebilir.
Kemoterapi ve Radyasyon Tedavisi: Mastektomi ile eÅŸzamanlı gerçekleÅŸtirilmiÅŸ ameliyatlarda, kemoterapi verilmesi gecikebilir. Doku geniÅŸletici/meme protezi ile yapılan meme rekonstrüksiyonu sonrası bu bölgeye gerekebilecek radyasyon tedavisi, yeni memede kızarıklık ve sertliÄŸe, memenin büzüÅŸmesine veya diÄŸer geç dönem komplikasyonlarına neden olabilir.
İmmün Hastalıklar ve Bilinmeyen Riskler: Meme protezi taşıyan bazı kadınlarda immün sistem hastalıkları olarak bilinen; SLE, romatoid artrit, skleroderma ve diÄŸer artrit benzeri bulgular saptanmıştır. Günümüzde bu konuda bilimsel bir kanıt olmamasına raÄŸmen olası risk göz ardı edilemez. Neden sonuç baÄŸlantısı araÅŸtırıldığında teorik riskin çok düÅŸük olduÄŸu gözükür. BaÄŸdokusu hastalıklarına sahip kiÅŸilerde sonradan takılan meme protezlerinin etkisi bilinmemektedir. Silikon jel dolu protezlerin aksine fizyolojik serum dolu protezler tuzlu su içerir. Bu nedenle fizyolojik serum dolu protezlerin silikon jel içerenler ile aynı riskleri taşıdığı söylenemez. Ancak her iki tip protezin de bir silikon zarfı vardır. Bu nedenle fizyolojik serum içeren protezler için de otoimmün hastalık riski mevcuttur. Halen otoimmün hastalıklı kiÅŸilerde meme protezinin çıkarılmasının ve kapsül eksizyonunun hastalıkta iyileÅŸmeye yol açtığı konusunda yetersiz kanıtlar mevcuttur.
Pek az kadında diÄŸer bazı semptomlar bildirilmiÅŸtir. Bunlar; otoimmün multipl skleroz benzeri sendrom, kas ve iskelet sistemi, cilt, sinir ve immün sisteme ait ÅŸikayetlerdir. Bildirilen bazı semptomlar ÅŸunlardır: Ödem ve\veya eklem aÄŸrısı veya artrit benzeri aÄŸrı, genel aÄŸrı, açıklanamayan saç kaybı, açıklanamayan veya alışılmadık enerji kaybı, soÄŸuk algınlığı ve diÄŸer viral hastalıklara yakalanma eÄŸilimi, lenf bezlerinde ÅŸiÅŸme, döküntüler, hafıza problemleri, baÅŸ aÄŸrıları, kas zayıflığı, bulantı, kusma, kalın bağırsak hastalıkları, ateÅŸ.
Toksik Åžok Sendromu: Meme büyütmeyi, rekonstrüsiyonunu veya doku geniÅŸletmeyi takiben silikon protezler kullanıldığında çok nadir olarak toksik ÅŸok sendromu olabilir.
Tatmin etmeyen Sonuçlar: Cerrahi sonuçlar sizi tatmin etmeyebilir. Cerrahi sonrası protezin yerleÅŸtirilmesinde, meme ve ÅŸekil ve büyüklüÄŸünde asimetri olabilir. Göze batan izler meydana gelebilir. Cerrahi sonrası aÄŸrı oluÅŸabilir. Sonuçları düzeltmek amacı ile tekrar cerrahi gerekebilir.
Meme Protezinin Çıkarılması/DeÄŸiÅŸtirilmesi: Gelecekte bu amaçla yapılan cerrahi giriÅŸimler kendi risklerini beraberlerinde getirirler.
Genel Anestezi: Hem lokal hem de genel anestezi risk içerirler. Her tür anestezi veya yatıştırıcı iÅŸlem sonucu ölüme varan komplikasyonlar olabilir.
Fazladan Cerrahi GiriÅŸimler: Komplikasyon meydana gelirse fazladan cerrahi giriÅŸimler ve diÄŸer tedaviler gerekli olabilir. Her ne kadar komplikasyon sıklığı düÅŸükse de yukarıda belirtilen riskler özellikle doku geniÅŸletmeyi takiben kalıcı meme protezi yerleÅŸtirilmesi ile ilgilidir, diÄŸer komplikasyonlar daha da nadir görünürler.